1 Aralık 2018 Cumartesi

SÜLEYMANIN DEVAMI


Zavallı annesi kazanın yanına gelip de içine bakınca ne görsün!  Süleyman süte düşmüş, sütle kaynamış pişmiş. Kadıncağız bunu görünce başlamış saçını başını yolup ağlamaya.
                Tam o sırada kocası çıkagelmiş.  Bakmış uzaktan karısı süt kazanının yanında bir yandan ağlıyor, bir yandan saçını başını yoluyor.  Adamcağız bir anlam verememiş.  Koşmuş karısının yanına gitmiş.
                “Hayrola hanım, niye saçını başını yoluyorsun?” diye sormuş.
                Kadın cevap vermiş, “Sorma bey, Süleyman süte düştü, sütle kaynadı pişti.  Ben de kahrımdan saçlarımı yoluyorum.”
                Adamcağız bunu duyunca üzüntüsünden o da başlamış sakallarını yolmaya.
                Tam o sırada havadan bir karga geçiyormuş.  Aşağıya bakmış ki büyük bir ateşin üzerindeki bir süt kazanının yanında bir kadın saçlarını, yanında bir adam sakallarını yoluyor.  Merak etmiş, inmiş yanlarına, adama sormuş:
                “Amca hayır olsun?  Neden saçınızı, sakalınızı yoluyorsunuz?”
                “Ah karga kardeş, ah, hiç sorma,” demiş adam. Anlatmış nasıl yıllar sonra Süleyman diye, canlarından çok sevdikleri bir evlatları olduğunu ve eklemiş: “Süleyman süte düştü, sütle kaynadı pişti, üzüntüsünden anası saçlarını yoluyor, ben de sakallarımı yoluyorum.”
                Bunu duyan karga o kadar üzülmüş, o kadar üzülmüş ki, o da tüylerini dökmüş.  Uçmuş gitmiş bir armut ağacına konmuş. 
                Armut ağacı üzerine tüysüz bir karganın konduğunu görünce merak etmiş, “Karga kardeş, karga kardeş tüylerine ne oldu?” demiş.
                “Ah Armut ağacı sorma,” demiş Karga, olanları anlattıktan sonra eklemiş, “Süleyman süte düştü, sütle kaynadı pişti, anası saçını yoldu, babası sakalını yoldu, ben de tüylerimi döktüm.”
                Bunu duyan Armut ağacı o kadar üzülmüş, o kadar üzülmüş ki, o da bütün armutlarını dökmüş.  Derken oralardan Ayı kardeş geçiyormuş, bir de bakmış ki, armut ağacının bütün armutları yerde.  Merak etmiş, sormuş:
                “Armut ağacı, Armut ağacı, neden armutların yerde?”
                “Ah ayı kardeş sorma,” demiş Armut ağacı da, hikayeyi anlattıktan sonra eklemiş:  “Süleyman süte düştü, sütle kaynadı pişti, anası saçını yoldu,  babası sakalını yoldu, karga tüylerini döktü, ben de armutlarımı.”
                Bunu duyan Ayı  kardeş de bir üzülmüş, bir üzülmüş, o da dişlerini sökmüş.  Öyle dişsiz dişsiz dolaşırken, susamış, bir çeşmeye gitmiş.  Çeşmeden su içmek için eğilmiş ki çeşme ayının dişsiz ağzını görüp merak etmiş.  Dile gelmiş sormuş:
                “Ayı kardeş, Ayı kardeş, hayrola dişlerine ne oldu?”
                “Ah Çeşme kardeş hiç sorma,” diye cevap vermiş ayı ve olanları özetledikten sonra eklemiş:  “Süleyman süte düştü, sütle kaynadı pişti, anası saçını yoldu, babası sakalını yoldu, karga tüylerini döktü, armut ağacı armutlarını döktü, ben de dişlerimi söktüm.”
                Bunu duyan çeşme kahrolmuş.  Karalar bağlamış.  O günden sonra da su yerine kanlı irin akmaya başlamış.
              
  Derken bizim köyden Zeynep testisini alıp çeşmeye su doldurmaya gitmiş.  Bir de bakmış ki çeşmeden su yerine kanlı irin akıyor.  Şaşırmış kalmış. 
                “Aaa a!  Çeşme kardeş ne oldu suyuna?” demiş.
                Çeşme başlamış anlatmaya. “Sorma Zeynep kız,” demiş, olanları özetledikten sonra eklemiş:  “Süleyman süte düştü, sütle kaynadı pişti, anası saçını yoldu, babası sakalını yoldu, karga tüyünü  döktü, armut ağacı armutlarını döktü, ayı dişlerini söktü, ben de artık kanlı irin akıyorum.”
                Bunu duyan Zeynep öyle üzülmüş, öyle şaşırmış ki elindeki testiyi  düşürüp kırmış. İşte annesinden dayak yemesinin sebebi de buymuş.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder