16 Şubat 2018 Cuma

EŞYANIN KIYMETİ


                                                            EŞYANIN KIYMETİ

İnsanın eline geçen bir sayfa…  İlk başta ne idüğü belirsiz bir sayfa.  Düzgün bir mektup sayfası değil.  Kitap veya defterden çıkmış bir sayfa değil.  Sertçe bir kağıt.  Elime alıp dikkatle inceleyince fark ediyorum ki iki davetiye, uç uca birbirine yapıştırılmış, arkası uzun bir liste yapılabilecek bir parça kağıt haline getirilmiş.
Kağıt kıymetli yani.  Bugünkü gibi kıçımızı, başımızı silip silip atmıyoruz.  Nereden gelip nereye gittiğini hesap etmeden.  O kıçımızı sildiğimiz bir tomar kağıdın, üzerine tek bir kelime yazıp veya yazmayıp buruşturup attığımız kağıtların, broşür, reklam diye yerlere savrulan o kağıtların kaç ağacın kesilip geldiğinin hesabını yapmıyoruz.  Ama ormanlar kesiliyor diye aynı kıçlarımızı yırtıyoruz.
O zamanlar kağıt kıymetliymiş.  Davetiye 12-9-954 tarihli.  Kıymetli olan sadece kağıt da değilmiş.  Zaman farklı tabii.  Daha erkek egemen bir toplum.  Halbuki sonraki yirmi yıl durum baya bir değişmeye yüz tuttuydu.  Sonra biraz daha ilerledi.  Şimdi daha da kötü yapmaya çalışıyorlar.  O günün o erkek egemen toplumunu bile hoş görebiliyorum.  Umut vardı çünkü.  Adam olunabilirdi.
Davetiye şöyle hazırlanmış:
Sayın Bay, (bir boşluk)…  Davetlinin adı yazılacak. Bir kadının da tek başına davet edilebileceği düşünülememiş belli.  Kadın ciddiye alınmıyor.  Dul bir kadınsa, kim bilir belki de şifahen davet edilmiştir.  Bekarları saymıyoruz zaten.  Gerçi hediyelerini kabul etmiş Saruhan amca.  Neyse devam edeyim: Oğullarım (oğullarımız değil, boş ver karıyı kim takar) Tufan ve Orhan A…’un 12-9-954 Pazar günü saat 16 da Mithatpaşa caddesi 531 (muhtemelen o dönemde İzmir’deki yalılardan biri idi) no.lu evimizde yapılacak olan Sünnet töreni münasebetiyle mevlüdü şerif okunacağından bu mutlu güne şeref vermenizi saygı ile rica ederiz.
Babası Saruhan A…



İki adet davetiye, kendinden katlamalıymış.  Katlanmamış, kullanılmamış.  Birbirine yapıştırılmış. Sonra arkasını çeviriyorum.  Kurşun kalemle uzun bir liste var:  


                                              ---Sünnet Hediyeleri---
Sonra listeye göz gezdiriyorum…
Ziya Ç…                               Büyük Cam Vazo
Muzafer B….                      Altı dar cam vazo
Okul adına:                         İki dolma kalem (yirmişer lira)
Seyit beyler                        Setcade
Abdurrahim E…                 Mavi Pasta tabakları
Reşat E.                                Altı yemek tabağı
Feride A.                             Altı bardak (limonata)
Hüseyin A.                          Bakır tencere
Mukâfat A.                         Tufana saat
Faik A.                                  Oyuncak
Betül G.                               Duvar saati
H. K.                                      İki altın
İhsan A.                               Oyuncaklar (10 lira)
İsmail A.                              Pul koleksiyonu
Et…lar                                   Küre, kalemtraş
Semiha Y.                            Şeker
S…                                          Yapma çiçek
Çizmeci B….                        İki tablo
Erdoğan O.                         Atatürk’ün Ciltli Nutku
Ali Rıza B.                            Dolma Kalem, mızıka
İbrahim D.                          Dolma Kalem
Tarık G.                                Çatal, kaşık
Şakireler                              Altı su kupası
İhsan Y.                                Çini vazo, İngilizce lügat
Nezahat A.                         İki gümüş sigara tablası
B.N.                                       Meyva tabak takımı
Nusret H.                            Tencere (bakır)
K.N.                                       Tencere (bakır)
Mukafat A.                         Havlu
Yıldız A.                                Havlu
Nasibe                                 Havlu
Emine                                   Havlu, şeker
Çizmeci B.                           Havlu
Servet H.                             Orhana bornoz, sünger
Cev….                                   Büyük Altın
Sabahat Ç.                          Futbol, albüm
İsmet Hn.                            Şeker
Teyze k..                              Şişe kolonya
Meliha H.                            Biskot
Gülgün A.                            Şeker
Hasip D.                               20 lira
Pakize E.                              4,5 lira
Selçuk T.                              Oyuncaklar
Fikret A.                              Küre, eşarp, çorap, çukilat, maske
Samsunlular                       Çini vazo, un kurabiyesi
Mehila                                 Üç tabak
Sıdıka H.                              Pasta tabak (yedi adet)
Manisalı E.                          Pasta
Mehmet O.                        İki kurşun, dolma kalem
Palamutçu…                       Bi kutu çukilat
Didar İ.                                 İki havlu
Rasime                                 Kolonya
Nigar H.                               Kuşlu hokka
Maksut Y.                            Şişe kolonya

Şimdi evin adresine baktığınızda, ev İzmir’in nezih bir semtinde, muhtemelen deniz kenarında.  Yani halleri vakitleri yerinde bir aile olduğunu tahmin ediyorum.  Ayrıca davetiye de bastırmışlar.  Bütün bunlar kalbur üstü olduklarını çağrıştırıyor.
Sonra hediyelere bakıyorum…. Eşyanın kıymetli olduğu kıymetli günler.  Har vurup harman savrulmadığı.  Üç bardağın, bir tencerenin, iki havlunun hora geçtiği yıllar.  Kağıtların uç uca eklenip kullanıldığı ve saklanıldığı yıllar ki 2018 yılında benim elime geçiyor.

Toz pembe değilmiş tabii ki.  Her şey harika, mükemmel değilmiş.  Kadının durumu belli mesela.  Ama şu anla mukayese edince, ilerleyeceğimize geriledik gibi geliyor insana.  Her şeyi çok hızlı harcayıp bitiriyoruz.  Tüketiyoruz.  Kadının kıymeti hala ortada.  Şimdi bir de eşyayı da yok ediyoruz.  Davetiyelere kadının adı yazılıyor belki ama varlığı siliniyor.