23 Mayıs 2013 Perşembe

SÛRİŞ

Sûriş Farsça bir sözmüş, kargaşa manasında bir söz.
Reşat Ekrem Koçu en sevdiğim, okumaktan en çok zevk aldığım tarihçilerden biridir.


Kendine has benzersiz, cesur kişiliği ile Türk milletine (buradaki kastım damarlarında sadece Türk kanı akanlar değildir, HİÇ KİMSEYİ dışarıda bırakmadan hepimizi kast ediyorum, en azından ben söylerken onu kast ediyorum, benim dışımdaki kavgalar da umurumda değil) aktardığı bilgiler bir ömür değil, birkaç ömre zor sığdırılacak cinstendir.

Her neyse onun YENİÇERİLER isimli harika kitabında bir cümle vardır ki beni çok etkiliyor.

... bütün dini ibadetleri duygusuz mihaniki hareketler olmuş insanların başlarındaki şahsiyetlere karşı hürmeti yoktur, onlardan sadece korkarlar ve bir kere o korkuyu attılar mı, yeni bir yılgınlığa uğrayıncaya kadar alabildiklerine pervasız ve tahripkâr olurlar, akıl ve mantık çemberini yırtıp, tezatlar içinde hayır ve şer, hizmet ve ihanet her şeyi  yaparlar, işte buna sûriş denilir; felakettir, afettir.
                                  Reşat Ekrem Koçu, Yeniçeriler, say 269.


Hani bugün de dini ibadetlerini duygusuz mihaniki hareketlerle eda eden güruhlara sırtını dayayanlar geldiydi de aklıma.  Paylaşayım dedim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder