21 Nisan 2017 Cuma

TOSBAĞA İLE YENGEÇ

Torbalı’nın Ahmetli köyü bir Yörük köyü.  Yanlış hatırlamıyorsam 1970li yıllarda Yörükleri zorla yerleşik hayata geçirmişler.  Kışlıkları olan Ahmetli köyü o yıllardan sonra yaz kış yaşadıkları köyleri olmuş.  Niye böyle bir zorlama yapılır, ayrı bir tartışma konusu, bir gün onu da yazarım belki ama bugünkü konum başka.

1993 yılında bu köye masal derlemeye gitmiştim.  O yıl birçok köye masal derlemeye gitmiştim ve çok ilginç anılarım, masallarım oldu o sayede.  Ahmetli köyünde masalı kadınlar değil sadece erkekler anlatıyordu.  Ve ciddi bir işti  masal anlatmak.  Masalı anlatacak olan yaşlı amca hem sıcak havada, hem de gündüz gözüyle masal anlatmayı çok manasız bulmuştu ve bir türlü de havaya girememişti.  “Masal dediğin kış geceleri soba başında anlatılır,” diye de isyan etmişti.  Haklıydı tabii. 
Sonra bir iki masal anlatmıştı yine de.  Ve hayretle o köydeki tüm masalların fabl olduğunu görmüştüm.  Başka hiçbir köyde karşıma  çıkmamış olan bir durum.  Ahmetli’de masal demek, fabl demekti.  Sonra düşündüm.  Bir Yörük köyü.  Daha tabii ne olabilir?  Sürekli doğa içinde yaşamış insanlar.  Diğer insanlardan çok hayvanlarla birlikte olmuşlar.  Onlar fabl söylemesin de kim söylesin?
Adını unuttuğum o amcadan derlediğim bir masalı manzum olarak paylaşmak isterim.  Muhtemelen artık yürümüş gitmiş olan o amcam da “eşşekliğimi” affetsin, adını bir kenara not almadığım için.  Ama belki de böylesi daha güzel.  O kim bilir kaç bin yıldır anlatılan masalın 1993 yılındaki sesiydi sadece. 





                                   YENGEÇ İLE TOSBAĞA
Evvel zaman içinde
Kalbur zaman içinde,
Deve tellâl pire berber iken
Ben ninemin beşiğini tıngır mıngır sallar iken...
Yemyeşil akan bir derenin kıyıcığında
Yaşarmış bir yengeç ile bir tosbağa.
Dere boyunda komşuluk etmişler yıllar yıllara eklendikçe
İyi kötü günleri olmuş, tanımışlar  birbirlerini iyiden iyiye.
Bir gün yine ekinleri ekmeden daha
Oturmuş çaylarını içiyorlarmış dere kenarında.
“Ah,” demiş tosbağa, “sorma yengeç kardeş
Ekin zamanı geldi çattı işin yoksa ha bre toprağı eş.
Pek hızlı sayılmam zaten bilirsin
Şu bir avuç toprağı ekmek biçmek, kesin
Bu gidişle öldürecek bir gün beni!”
Atılmış yengeç de hemen, “Ya beni, ya beni?
Ben hızlıyım senden belki ama
Gücüm az kıyasla sana.
Bir avuç buğdayı sen taşırsın bir kerede
Ben en az gidip gelirim yirmi kere.
Gel seninle ortak olalım,
Yapılacak işleri paylaşalım.
Hem daha çabuk biter işimiz
Hem de kârlı çıkarız bu işten biz.”
İkisinin de aklına yatmış bu fikir
Hemen başlamışlar işleri yapmaya bir bir.
Buğdaylar yetişmiş büyümüş, derken
İki kafadar birlikte çalışıp toplamışlar ekini hemen.
Sonunda tarlalarının yanına yığmışlar buğdayı,
Sıra gelmiş bunu etmeye kardeş payı.



Evet çok uzun oldu... Arkası yarın...😉

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder